AGARTA
Tüneller ülkesi Agarta’yı yazarlar Saint-Yves d’Alveydre (1842 -1909), Ferdinand Ossendowsky ve Rene Guenon kitaplarında işlemiştir. Efsaneye göre, Mu ve Atlantis’ten göç eden bilim rahiplerince kurulan ve Sanskritçe’de ele geçirilemeyen, ulaşılamayan, her şeyden korunmuş, şiddetin yakalayamayacağı, anarşinin erişemeyeceği anlamına gelen Agarta, dünyanın her yerine uzanan uçsuz bucaksız tüneller kurmuş.
İlginç bir varsayım da şudur ki, UFO’lar aslında bu uygarlığın yeraltından, yer üstündeki hayatı belirli aralıklarla incelemek üzere çıkan uçaklarıdır. Agarta’nın lideri dünyayı sevk ve idare eden ilahi hiyerarşinin fizik alemindeki temsilcisidir.
1912’de Müslüman olduktan sonra ABD ül Vahid Yahya adını alan Fransız asıllı Mısırlı düşünür ve yazar Rene Guenon’a göre Agarta’nın yeryüzüne açılan 7 (kimi kaynaklara göre 4) ana çıkış noktası bulunmakla birlikte, mağaralarda inzivaya çekilen bilgelerin ve mağaralarda etkinliklerini sürdüren bazı inisiyatik toplulukların Agartalılar ile ilişki içinde oldukları ileri sürülür. Rene Guenon’a göre bu durum, en çok, Türklerin yaşadığı Orta Asya’da görülmektedir.
Gamalı haç
Kimi yazarlara göre Göktürk, Uygur ve Hun masallarındaki, "ataların kutsal mağaraları" ve bir mağaradan geçilerek ulaşılan "gizli ülke" inanışında Agarta’nın sembolizmi bulunmaktadır. Sembollerinden biri bugün günümüzde hálá Hint ve Tibet tapınaklarını süsleyen gamalı haçtır. Bu sembol kadim Mu’dan kaynaklanan çok orijinal bir semboldür. Bu sembol II. Dünya savaşında Nazilerin de ancak tersini çevirip kullandıkları bir semboldür.
O da işin içindeymiş
Kaynak: haberler.com
2.
İLLUMİNATİ
Münih'te kurulup, o yörede (Bavyera) hızla gelişen Illuminati'nin üye kayıtları büyük bir gizlilik içinde saklanıyordu. Öyle ki, üyelerin her birinin takma isimleri vardı ve yazışmalarda bunlar kullanılır, üyelerin gerçek isimleri ve kimlikleri asla kullanılmazdı. Örneğin, topluluğun kurucusu Adam Weishaupt'un kod adı Spartacus idi. Illuminati üyeleriyle ilgili bilinen tek şey, tüm üyelerinin Cermen kökenli beyazlardan oluştuğudur.
siyon yıldızı tanım : mu uygarliginin kutsal sembolunden esinlenilmiştir.ancak onun daha sade halidir. ic ice gecmis 2 ucgen kotulugun bir arada oldugunu simgeler. her ikisinin bir arada olusturdugu bu heksagon adalet semboludur. ayrica bu yildizin her bir ucu bir fazileti simgeler.
Dünyayı 10 kişi yönetiyor ve bu 10 kişinin 300 kadar alt kadrosu verilen emirleri uyguluyorlar. İlluminati adı verilen bu tarikatin/örgütün hedef başkenti Kudüs olan tek bir dünya devleti kurmak.
Yazar Texe Marrs, Süper zenginlerin yönettiği bir Dünya Komplosu'ndan bahsettiği kitabında, dünyaya hakim olan bu güce bu adı uygun görmüş. Kitabın satırları arasına gömüldükçe ve sayfalar arasında ilerledikçe inanması güç iddialarla karşılaşıyorsunuz.
Yazara göre, dünyayı kendilerine 'bilge adamlar' adını veren, 10 kişi yönetiyor. İlluminati'nin güç şebekesi, dünyanın en güçlü kişilerinden, yatırımcılarından, şirket başkanlarından ve siyasilerden oluşuyor. 'İç çember' denilen en tepedeki 10 kişiye bağlı 300 kişi ise onların alt kadrosunda yer alıyor ve talimatlarını yerine getiriyorlar.
10 kişilik 'bilge adamlar' grubunda Fransa'dan üç, ABD'den iki, Kanada, Avusturya, İngiltere, İspanya ve Güney Afrika'dan birer üye bulunuyor. Yazar, burada Fransa'nın üç üyelikle ilk sırada yer almasının yanıltığı olduğunu, Kanada'nın bir üyesinin de ABD'nin üçüncü adamını tamamladığını belirtiyor.
'İç çember' üyelerinin ortak özelliği Dış İlişkiler Konseyi, Bilderberg, Trilateral Komisyon, Mahson Tarikatı, Kafatası ve Kemir Tarikatı, Aspen Enstitüsü, Malta Şövalyeleri, Opus Dei, Roma Kulübü, Bohemian Grove, Dünya Ekonomik Forumu, Dünya Federalleri üyesi olmaları. İlluminati Komplosu'nun hedefi, başkenti Kudüs olan bir dünya devleti kurmak. Kitabın, sonunda illuminati piramidinin üstünde bulunan 'bilge adamlar'a hizmet eden isimlerden bir kısmı, ünvanlarıyla birlikle verilmiş. Türkiye'den kimse var mı diye baktık ancak, ne hikmetse kimseyi bulamadık! İlginç değil mi?
İlluminati nasıl çalışıyor?
Kaynak: İlluminati, Texe Marrs
4000 YILLIK TARİHİ YALAN
Yahudi yazar Arthur Koesler
“Yahudi diye bilinen ırk, Rusyadan gelen bir göçebe halktı.”
“Dünyada 1,5 milyon gerçek Yahidi vardır. Geri kalanların, İsrail ile hiç bir alakaları yoktur.”
“Eski Ahit’i de, İncil’i de Levi’ler yazdı.” Demiştir.
Yunan tarihçi Heredot
Mısır tarihinde, kitle göçü diye bir olay olmadığını ve Yahudilerin Mısır da yaşamadıklarını söylemişti.
Plato
Heredot un görüşlerine sahipti.
Mısırlı tarihçi Minetto
Mısır tarihinde kesinlikle Yahudi diye bir ırkın olmadığını, bu ırka mensup bir tane dahi mezar veya yazıt olmadığını, Mısır arşivlerinde, Yahudiler ile ilgili bir bilginin olmadığını belirtmektedir. Mısır Krallığı arşivciliğe ve tarihi bilgilere çok önem verirdi. Mısır tarihinde hiç Yahudilerden bahsedilmemiş olması, Yahudilerin tarihi yanılttıklarının kanıtıdır demiştir.
Üstelik Tarihçi, “İbrani dini ve yasaları yoktur, çünkü İbrani diye bir ırk yoktur” demiştir.
Alman yazar Dr. Erich Bromme
Babil’e esir düşen Yahudilerin hiç geri dönmediklerini belirtmiştir. Yahudilerin düzgün bir tarihleri olmadığı için, Babil’deki esaretlerini Mısır tarihine uyarlaya-ak değiştirmişlerdir. Babil’de bulunan ünlü kişilerin isimlerini, Mısır daki isimler ile değiştirip kendilerine yapay bir tarih yarattıklarını belirtmiştir.
Mısırlı Ejiptolog Mustafa Gadalla
Tevrat’ta ve Eski Ahit’te adı geçen şahısların ve tarihlerin, gerçekler ile alakası olmadığını ve uydurulmuş düzmece bir senaryo olduğunu belirtmiştir.
Davut’un Sion Yıldızı, aslında Mısırlıların devlet mühürü olduğunu belirtmiştir. Yahudilerin sembollere önem verme geleneği, Babil esaretinde oluştuğunu, fakat Babil de yaşarlarken, hiç alakaları olmayan Mısır tarihini ve sembollerini kendilerine mal ettiklerini söylemiştir.
Tel Aviv Üniv. Yahudi asıllı Prof. Ze’ev Herzog
İsrailli lerin hiç Mısırda bulunmadıklarını ve buna dair hiç bir iz bulunamadığını belirtmiştir. Yahudilerin, M.Ö. 3000 den beri Musevi olduğu ise, tarihi bir saptırma olduğunu, aslında Yahudilerin ancak M.Ö.700 yıllarında Museviliği benimsediklerini, o tarihe kadar putperest olduklarını ve canlı canlı çocuk yakarak kurban ettiklerini belirtmiştir.
Üstelik; Yahudilerin Mısır’dan kaçtıklarını ileri sürdükleri tarihte, Filistin bölgesi zaten Mısırlıların toprakları idi
demişti.
Yahudi araştırmacı İsrael Finkelstenin
Yahudilerin Mısır da hiç bulunmadığını ve Yahudilerin sadece Kenanlı göçebeler olduğunu tespit etmiştir.
Prof. Hook
Süleyman Mabedinde, M.Ö. 700 yılına kadar çocukların yakılarak kurban edildiğini söylemişti.
Yahudi Tarihçi Josephus
İsrailliler, Mısır da bulunmadı. Mısırda bulunanlar Yahudi değil, Hiksoslardı diye yazmıştı.
Heilderberg Ünv. Ejiptolog Jan Assmann
Hz. Musa, kesinlikler yahudi değil, Mısırlı soylu bir aileden olduğunu yazmıştı.
“Sion Yıldızı simgesi, Mısır Firavunlarının mühürüdür” demişti.
Toronto Ünv. Donald P. Redford
Tora ve Eski Ahit te yazılan göç hikayesi (exsodus),aslında Mısır devlet düzenine uymayan ve Mısır dan kovulan Hiskosların tarihidir. Hiksoslar, Yahudi dediğildi. Yahudiler, hiç Mısır da bulunmamışlardır. Hiksosların Tarihini ve hikayelerini, kendilerine mal etmişlerdir. Yahudiler, Babil Kralı Nabukadnezar tarafından esir alınıp Babil’eg*türülmüşlerdi. Uzun yıllar sonra, Babil den sürülen Yahudilerin sürgün hikayesi, Mısırdan kaçış hikayesine dönmüştür. Sonra, düşmanları olan Firavun Ahmose nin adını “Musa” olarak değiştirmişlerdir.
Tarihçi Dawn Breaster; Mısır da Mermose diye bir isyancının peşine insanları katarak Habeşistanag*türdüğü söyler.
Paulusyen Tarikatı (Anadolu Hıristiyan Gnostizmi)
Eski Ahit’in, Yahova’ya tapan hırsız ve hilekar bir ırk tarafından yazıldığını ve tamamen aldatmaca olduğuna inanıyorlardı. Paulusyenlere göre Yahudiler, hırsız ve serseri bir ırk tı. Onları Orta Doğuda dolaşan, evsiz barksız çingene sürüsü olarak nitelendiriyorlardı.
Paulusyenlere göre dünyaya gelen tüm peygamberlerin, Yahudiler tarafından katledildiği bir gerçekti.
Paulusyenlere göre Esseniler, Sümerden gelen rahiplerdi, kesinlikle Yahudi değildi.
Paulusyenlere göre Yahudi soyundan, hiçbir peygamber çıkmamıştır. Yahudiler, Hz İbrahim ve Hz. Musa yı kendi soylarından olduklarını söylemelerine rağmen, İnanmazlardı. Paulusyenler bu konu ile ilgili olarak, Kur’an ayetlerini araştırmış ve Müslüman alimler ile fikir birliği yapmışlardı.
İngiliz Yazar David Icke
Babil esareti sırasında Babil deki sürgünler, İbrani değil Levilerdi. Eski Ahit Levilerin uydurmasıdır. Exsodus hikayesi, Mısır gizem okullarından çalınma bir kılıftır. Yahudiler tarihi yanılmak ile, Tevrat’ta bahsedilen “vaat edilmiş topraklar” ın yerini değiştirme çabası içindedirler. Çünkü, Tevra’ta bahsedilen vaat edilmiş topraklar Arabistan çölleridir.
Tarihçi Turgut Gürsan
İbraniler, İsrail’li veya Yahudi değildi. İbraniler, Mısır gizem okullarını kuran Hiksoslardı.
Araştırmacı Smyrnian Bartunyus (cazy Smyrne)
“Orta Doğu da Yahudi diye bir ırk yoktur. Yahudiler, Yemen den göç eden Kenanlılardır. Kenan diyarından da Filistin’e göç eden bir grup Yahudiler, savaşmak zorunda kaldıkları Babilli’lere esir düşmüş ve Babil’eg*türülmüşlerdi. Yani Yahudiler, Filistin de yaşama fırsatını bulamadılar bile. Babil’eg*türülen Yahudiler, hiç geri dönmediler. Mısırdan kaçan Hiskoslar, Filistin diyarına yerleştiler. Babil Krallığının güç kaybetmesi ve bölgede iktidar boşluğuna sebep olması nedeni ile, Hiksosların Filistine girmesi ve yaşamasına sebep olmuştur. Mısır’dan kaçan halk, Hiksoslar (isyancı Mısırlılar) olup, kesinlikle Yahudi değildir.
İlerleyen zaman içinde; Mısır’dan kaçıp Filistin de yaşamayı sürdüren Hiksos halkının içine, Kenan diyarından gelmeye devam eden Yahudiler karışmıştır. Filistin topraklarında Hiksoslar ile yaşamlarını sürdüren Yahudiler, uzun yıllar sonra Hiksosların tarihini kendilerine mal ettiler. Tevrat inancına sahip olan Yahudiler, Mısır soyundan olan Hz. İsa yı hiç kabul etmediler. Yadudilerin düşüncesi, kendi soylarından gelecek olan bir peygamberin kral olması idi. Kral olabilmesi ihtimali nedeni ile, Hz. İsa’yı katlettikler. Ve bu hayal ile Filistin topraklarında birçok ayaklanma gerçekleştiren Yahudiler, Roma İmp. tarafından dünyanın birçok yerine sürülmüştür. Roma imp., Kudüs ve Filistin de bir tane bile Yahudi bırakmamıştır.Tarih bunu doğrulamaktadır. Filistin topraklarında yine Hiksoslar yaşamaya devam etmiştir. Fakat, Yahudiler Filistin topraklarından sürüldüklerinde Hiksosların tarihini kendilerine çoktan mal etmişlerdi bile.
Uydurulan Eski Ahit, Kabala, Tora ve yalan tarihleri ile Avrupada ve dünyanın bir çok yerine dağılan Yahudiler, tekrar Filistin’e geri dönme hayalleri ile yüzlerce yıl yaşamışlardır. Yahudi bilginleri, bu gizli ve sahte tarihi yeni gelen nesile öğrettiler. Çünkü, Filistin topraklarına tekrar geri dönmenin tek açıklanabilir sebebi, sahte Ahit’teki “vaad edilmiş topraklar” hikayesine sıkı sıkı sarılmaktı. Yahudilerin gerçek toprakları, Arab Yarım adasının çölleridir, yani “Kenan bölgesi”. Kenan bölgesine de, Yemen’den göç etmişlerdir. Yahudilerin, Filistinde ve Orta Doğu topraklarında hiçbir hakkı yoktur. Şuan Filistin toprakları Filistinlilerindir, kendi topraklarıdır ve haklarıdır. Hiksoslar diye bilinen Mısır kaçaklarının torunları ise, bugün Filistin, Suriye, Ürdün ve Lübnan bölgelerinde yaşamaktadır.
Evet şimdi örtünün kalktığını ve birçok bilginin su yüzüne çıktığını görebiliyoruz.
Vril ve "Bizi Ezecek Olan Irk"
Roketler konusunda dünyanın büyük uzmanlarından birisi olan Dr. Willy Ley 1933'' de Almanya'' dan kaçar. Ley, Vril örgütünün ilk açıklayanlardan biridir. Örgüt Berlin'' de kurulmuş olan küçük bir Order'' dı. Vril, günlük hayatımız sırasında çok az bir parçasını kullannabildiğimiz sonsuz enerjidir. Vril'' e hakim olan kimse kendisine de, başka dünyalara da hakim olur. İnsanlar bütün gayretlerini buna yöneltmelidirler. Dünya değişecektir. Efendiler, yeraltından yeryüzüne çıkacaklardır. Onlarla anlaşırsak bizi de efendi, anlaşamazsak köle olacağız. Vril fikri aslında, gene bir Golden Dawn üyesi olan Bulwer Lytton'' un "Bizi Ezecek Olan Irk" isimli romanından alınmıştır. Aynı zamanda "Pompei'' nin Son Günleri" isimli eserin de yazarı olan Lytton bu kitapta, Ruh alemi bizden çok daha yüksek olan insanları anlatır. Bunlar şimdilik gizlenme durumundadırlar. Dünyanın merkezinde bulunan mağaralarda yaşarlar ve her şeyin üzerinde güç sahibidirler.
İlk bakışta, bir romandan yola çıkan herhangi bir örgütün bu kadar ciddiye alınması saçma gibi görünebilir fakat şunu da düşünmek gerekir; Dünyada meydana gelmiş olan bir çok oluşum tarihlerinden çok önce romanlarda oluşmuşlardır. Mesela, 1896'' da Peter Shiel bir roman yayımlar. Kitap Avrupa çapında bir örgütten bahsetmektedir. Örgütün üyeleri zararlı buldukları aileleri öldürüp, cesetleri yakarlar ve kitabın ismi S.S'' lerdir. Aynı şekilde Titanik, batışından çok önce bir romana konu olmuş ve romanda geminin büyük ölçüleri, batış şekli ve hatta romandaki "Titan" ismi gerçeği ile tutarlı olmuştur.
VRİL Serisi; VRİL-1, VRİL-2, VRİL-9
Tek bir şans, bir umut galaksidir.(Some, however,have not) Fakat zorlu yolların sonu, büyüklüğün tepelerine çıkar. Her ne olursa olsun, savaşın, geçmişin ve tarihin sonuçları, asla net olarak hesaplanamaz.
Gerçek orada bir yerde!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder